KETOJENİK DİYET NEDİR?
- 01-01-0001
- 0
Ketojenik diyet(KD); yağlardan zengin, karbonhidratı düşük ve proteinin yeterli düzeyde verildiği diyet modelidir. Bu diyet modeli, açlığın vücutta yaptığı etkiyi taklit ederek işlev gösterir. KD’nin başlıca enerji kaynağını yağlar oluşturur.
Ketojenik diyet, esas olarak epilepsisi olan bireyler için geliştirilmiştir. İlk kez Hipokrat tarafından ‘beyin hastalığı’ olarak adlandırılan epilepsi, beyindeki elektrik aktivite değişikliği sonucu davranış veya motor hareketlerde meydana gelen bozukluklarla seyreden
bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Epilepsisi olan bireylerde ilk tedavi seçeneği ilaç tedavisidir. Çoğu nöbet, antiepileptik ilaç ile kontrol altına alınabilmektedir. Ancak bir süre sonra bu ilaçlar nöbetlerde etkili olamayabiliyor. Bu duruma ise ilaca dirençli epilepsi(İDE) denilmektedir. Dirençli epilepsisi olan bireyler için diyet tedavisi önem kazanabilmektedir. Ketojenik diyetin tarihçesi Hipokrat zamanına dayanmaktadır. Eski tarihlerden beri epilepsi için çeşitli diyet modelleri uygulanmıştır. Ancak epileptik nöbetler üzerine en iyi etkiyi, ketozisle birlikte görülen açlığın yaptığı gözlenmiştir. Epilepsinin tedavisi için etkili olan diyet modelinin ketojenik diyet olduğu kabul edilmekte ve etki mekanizması hala incelenmektedir. Ketojenik diyette karbonhidratlar sınırlandığından vücut, enerji gereksinimini karşılamak için yağları kullanmaya başlar. Bu durum sonucunda normalden daha fazla keton cisimciği oluşarak epilepsi nöbetlerinin önüne geçilebildiği bilinmektedir.
Ketojenik Tıbbi Beslenme Türleri Nelerdir?
Dört temel tıbbi beslenme tedavisi bulunmaktadır.
1. Klasik ketojenik diyet(KKD)
2. Orta zincirli trigliserit diyeti(MCT)
3. Modifiye atkins diyeti(MAD)
4. Düşük glisemik indeks tedavisi(DGİT)
Yağ miktarının toplam karbonhidrat ve proteine oranının 4:1 ile 3:1 arasında olan, proteinin normal aralıkta verildiği, karbonhidratın sınırlandığı ve yüksek yağ içeren diyet modeli klasik ketojenik diyet olarak tanımlanmaktadır. Klasik ketojenik diyet yüksek yağlı bir
diyettir ve bu yağlar temel olarak tereyağ, mayonez, margarin ve krema gibi uzun zincirli yağ asitlerinden karşılanır. Klasik ketojenik diyetteki uzun zincirli yağ asitlerinin yerini orta zincirli yağ asitlerinin alması sonucu oluşan diyet modeli ise orta zincirli trigliserit diyeti(MCT) olarak tanımlanmaktadır. Orta zincirli yağ asitleri, uzun zincirli yağ asitlerine göre daha hızlı metabolize olarak, daha fazla keton cisimciği üretir. Bu diyet modelinde yağbiraz daha azaltılarak yerine karbonhidrat ve protein miktarı arttırılır. MCT diyetinde tüketilen yağların yarısı MCT, diğer yarısı ise yağ ve krema gibi uzun zincirli yağ asitlerinden gelecek şekilde ayarlanır. Modifiye atkins diyeti(MAD) ise yağın arttırıldığı, karbonhidratın kısıtlandığı, protein ve enerjide herhangi bir kısıtlamanın olmadığı bir diyet modelidir. Bu diyetin amacı ağırlık kaybına neden olmadan ketozisi arttırmaktır. Daha az sınırlı bir diyet olan düşük glisemik indeks tedavisinde(DGİT) glisemik indeks(Gİ) değeri 50’nin altında olan besinler tercih edilmektedir. Bu diyet modelindeki amaç ise kan şekerindeki artışı minimize etmektir. Porsiyon ölçüsü temeline dayanır. Ketojenik diyet, son zamanlarda ağırlık kaybı ile gündeme gelmiştir. Yapılan çalışmalarda kısa vadeli uygulanmasının ağırlık kaybında etkili olabileceğini göstermiştir. Ancak uzun süreli kullanımı sağlık sorunlarını beraberinde getirebilmektedir. Bu sorunlar genel olarak kan lipidleri ile ilgilidir. Düşük karbonhidratlı ve yüksek yağlı bir diyet, LDL kolestrol ve trigliseritlerde artışa neden olabileceğinden özellikle obez bireylerde risk teşkil etmektedir.
Ketojenik diyetin epilepsi üzerindeki olumlu etkisi kanıtlanmışken ağırlık kaybı üzerindeki etkisiyle ilgili birçok çelişkili sonuçlar mevcuttur. Bu yüzden doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulanmalı ve uzun vadede(>2ay) uygulanması bazı sorunlar
yaratabileceğinden dikkat edilmelidir.
*İnternet sitemizde yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavinin yerini tutmaz.
DİYETİSYEN Gamze Nur ÖZTÜRK
Kayıtlı Diyetisyen Kodu:DYT86978
Ketojenik diyet, esas olarak epilepsisi olan bireyler için geliştirilmiştir. İlk kez Hipokrat tarafından ‘beyin hastalığı’ olarak adlandırılan epilepsi, beyindeki elektrik aktivite değişikliği sonucu davranış veya motor hareketlerde meydana gelen bozukluklarla seyreden
bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Epilepsisi olan bireylerde ilk tedavi seçeneği ilaç tedavisidir. Çoğu nöbet, antiepileptik ilaç ile kontrol altına alınabilmektedir. Ancak bir süre sonra bu ilaçlar nöbetlerde etkili olamayabiliyor. Bu duruma ise ilaca dirençli epilepsi(İDE) denilmektedir. Dirençli epilepsisi olan bireyler için diyet tedavisi önem kazanabilmektedir. Ketojenik diyetin tarihçesi Hipokrat zamanına dayanmaktadır. Eski tarihlerden beri epilepsi için çeşitli diyet modelleri uygulanmıştır. Ancak epileptik nöbetler üzerine en iyi etkiyi, ketozisle birlikte görülen açlığın yaptığı gözlenmiştir. Epilepsinin tedavisi için etkili olan diyet modelinin ketojenik diyet olduğu kabul edilmekte ve etki mekanizması hala incelenmektedir. Ketojenik diyette karbonhidratlar sınırlandığından vücut, enerji gereksinimini karşılamak için yağları kullanmaya başlar. Bu durum sonucunda normalden daha fazla keton cisimciği oluşarak epilepsi nöbetlerinin önüne geçilebildiği bilinmektedir.
Ketojenik Tıbbi Beslenme Türleri Nelerdir?
Dört temel tıbbi beslenme tedavisi bulunmaktadır.
1. Klasik ketojenik diyet(KKD)
2. Orta zincirli trigliserit diyeti(MCT)
3. Modifiye atkins diyeti(MAD)
4. Düşük glisemik indeks tedavisi(DGİT)
Yağ miktarının toplam karbonhidrat ve proteine oranının 4:1 ile 3:1 arasında olan, proteinin normal aralıkta verildiği, karbonhidratın sınırlandığı ve yüksek yağ içeren diyet modeli klasik ketojenik diyet olarak tanımlanmaktadır. Klasik ketojenik diyet yüksek yağlı bir
diyettir ve bu yağlar temel olarak tereyağ, mayonez, margarin ve krema gibi uzun zincirli yağ asitlerinden karşılanır. Klasik ketojenik diyetteki uzun zincirli yağ asitlerinin yerini orta zincirli yağ asitlerinin alması sonucu oluşan diyet modeli ise orta zincirli trigliserit diyeti(MCT) olarak tanımlanmaktadır. Orta zincirli yağ asitleri, uzun zincirli yağ asitlerine göre daha hızlı metabolize olarak, daha fazla keton cisimciği üretir. Bu diyet modelinde yağbiraz daha azaltılarak yerine karbonhidrat ve protein miktarı arttırılır. MCT diyetinde tüketilen yağların yarısı MCT, diğer yarısı ise yağ ve krema gibi uzun zincirli yağ asitlerinden gelecek şekilde ayarlanır. Modifiye atkins diyeti(MAD) ise yağın arttırıldığı, karbonhidratın kısıtlandığı, protein ve enerjide herhangi bir kısıtlamanın olmadığı bir diyet modelidir. Bu diyetin amacı ağırlık kaybına neden olmadan ketozisi arttırmaktır. Daha az sınırlı bir diyet olan düşük glisemik indeks tedavisinde(DGİT) glisemik indeks(Gİ) değeri 50’nin altında olan besinler tercih edilmektedir. Bu diyet modelindeki amaç ise kan şekerindeki artışı minimize etmektir. Porsiyon ölçüsü temeline dayanır. Ketojenik diyet, son zamanlarda ağırlık kaybı ile gündeme gelmiştir. Yapılan çalışmalarda kısa vadeli uygulanmasının ağırlık kaybında etkili olabileceğini göstermiştir. Ancak uzun süreli kullanımı sağlık sorunlarını beraberinde getirebilmektedir. Bu sorunlar genel olarak kan lipidleri ile ilgilidir. Düşük karbonhidratlı ve yüksek yağlı bir diyet, LDL kolestrol ve trigliseritlerde artışa neden olabileceğinden özellikle obez bireylerde risk teşkil etmektedir.
Ketojenik diyetin epilepsi üzerindeki olumlu etkisi kanıtlanmışken ağırlık kaybı üzerindeki etkisiyle ilgili birçok çelişkili sonuçlar mevcuttur. Bu yüzden doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulanmalı ve uzun vadede(>2ay) uygulanması bazı sorunlar
yaratabileceğinden dikkat edilmelidir.
*İnternet sitemizde yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavinin yerini tutmaz.
DİYETİSYEN Gamze Nur ÖZTÜRK
Kayıtlı Diyetisyen Kodu:DYT86978
Hiç Yorum Yapılmamış
İçin bir inceleme yazın
"
"
Yoruma Cevap yazmaktasınız